Gündem - 20 Kasım 2020 13:37
Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) üyesi Suzan Şahin, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde, Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (Lanzarote Sözleşmesi) etkin uygulanması, izlenmesi ve uygulamada yaşanan sorunların araştırılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulması için meclis başkanlığına başvuruda bulundu.
Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi‘nin (Lanzarote Sözleşmesi), 2005 yılında Avrupa Komitesi tarafından Avrupa ve diğer ülkelerdeki yasal düzenlemeler, iyi uygulamalar ve akademik araştırmalar kullanarak hazırlandığını, 2007 yılında İspanya’nın Lanzarote adasında gerçekleştirilen toplantı ile imzaya açıldığını ve 2010 yılında yürürlüğe giren sözleşmeyi Türkiye’nin 2011 yılında onayladığını, 2012 yılında da uygulamaya koyduğunu söyleyen Şahin, ‘‘Faili kim olursa olsun, çocukların cinsel suistimale ve cinsel istismara karşı korunma ve mağdurlara yardım etme ortak gayesine etkin bir biçimde katkı sağlamaya kararlı olmak, bu çerçevede önleyici, koruyucu ve ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerin yapılması ve özel bir mekanizmanın oluşturulması ihtiyacı üzerine hazırlanan Lanzarote Sözleşmesi’ne göre 18 yaşından küçük herhangi bir birey çocuk olarak tanımlanmaktadır. Cinsel istismar, çocuk fuhuşuna ilişkin suçlar, çocuk pornografisine ilişkin suçlar, çocukların pornografik performans gösterilerinde yer almalarına ilişkin suçlar, çocukların kötü yola sevk edilmesi, çocuklara cinsel amaçlarla belirli faaliyetlere katılmalarının teklif edilmesi, bu suçlara yardım veya yataklık ve teşebbüs etme suçlarının detaylı olarak tanımladığı Lanzarote Sözleşmesi, çocukların cinsel suiistimalini ve çocuğa yönelik cinsel istismarı önlemek ve mücadele etmek; cinsel suiistimal ve cinsel istismar mağduru çocukların haklarını korumak; çocukların cinsel suiistimaline ve cinsel istismarına karşı uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Çocuğun yüksek yararını önceleyen Lanzarote Sözleşmesi, sözleşmeyi imzalayan taraf devletlere koruyucu, önleyici ve müdahale edici çeşitli sorumluluklar yüklemektedir. Sözleşmede, çocukların cinsel suiistimali ve istismarını önleyecek ve çocukları koruyacak yasal ve diğer tedbirlerin alınması; çocuklarla temas halinde çalışan bireylerin eğitimi ve farkındalığının arttırılması; çocuklara yönelik eğitim olanaklarının geliştirilmesi; genel kamuya yönelik farkındalık ve bilinç arttırma kampanyalarının yürütülmesi ve bu sürece çocukların, özel sektörün, medyanın ve sivil toplumun katılımının teşvik edilmesi; çocukların cinsel suiistimal ve istismara uğradığına dair bilgi ve şüphelerin yetkili birimlere bildirilmesi; telefon veya internet yardım hatlarının kurulması; çocukların psikososyal iyileşmelerinin sağlanması ve defalarca örselenmesinin önlenmesi; çocuklara karşı cinsel suçların tekrarlanma riskinin en aza indirilmesi; bu suçlar için etkili, orantılı ve caydırıcı cezalandırılmayı sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması yönünde tedbirlerin alınması sıralanmaktadır.’’ dedi.
Türkiye’de çocuk istismarı suçunun hızlı bir artış gösterdiğini belirten Suzan Şahin, TÜİK verilerine göre, 2014-2017 yılları arasında 7 bin 466’sı erkek 51 in 818’i kız olmak üzere toplam 59 bin 284 çocuğun cinsel istismara maruz kaldığını, Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan adli istatistiklere göre ise 2019 yılında Türkiye’de “cinsel dokunulmazlığa karşı suç” kapsamında 49 bin 57 dava açıldığını söyleyerek bu sonuçların Türkiye için utanç verici olduğunu ve hükümetin bu konuda gerçekçi adımlar atması gerektiğini söyledi.
Davaların 22 bin 689’u çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarından oluştuğu, 2012 yılında 17 bin 689 olan çocuğun cinsel istismarı davalarındaki suç sayısı, 2019 yılında 22 bin 689’a çıkarak %29 oranında artış gösterdiği belirtilen önerge gerekçesinde, ‘‘Türk Ceza Kanunu kapsamında açılan davalardaki suçlar içerisinde 2012 yılında % 0.7 olan çocuğun cinsel istismarı davaları, 2019 yılında yüzde 0.8’e çıkmıştır. Bu suçların bir kısmının adli makamlara yansımadığı, dolayısıyla da rakamların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da ayrı bir tartışma konusudur. Coronavirüs salgını döneminde Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan açıklamada da belirtildiği üzere dünya genelinde bir milyar çocuğun fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddetle karşılaştığı, bu durumun salgın yüzünden getirilen kısıtlamalarla daha da arttığına dikkat çekilmektedir. Mayıs ayında ülkemizde İstanbul, Diyarbakır ve Gaziantep baroları tarafından hazırlanan raporlarda çocuğun cinsel istismarı suçları için görevlendirilen avukat sayısında salgın döneminde büyük bir oranda düşüş olduğu belirtilmekte, bunun nedeninin de çocukların koruyucu mekanizmalara ulaşamaması olarak ifade edilmektedir. Salgın döneminde ilişkin verilerin Adalet Bakanlığı tarafından henüz açıklanmamış olması nedeniyle bu raporlara göre; İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin 10 Mart – 20 Nisan tarihleri arasında 178 çocuk için avukat görevlendirilmesi yaptığı, bu sayının salgın öncesi döneme göre bir hayli düşük olduğu, 1 Şubat – 10 Mart arası, yani ilk Coronavirüs vakasının ilanından önceki aynı sürede, 464 avukat, cinsel istismar mağduru çocukların davalarında görevlendirildiğine dikkat çekilmektedir. Benzer şekilde İzmir’de 10 Mart – 7 Mayıs arası dönemde 99; Gaziantep’te 10 Mart- 20 Nisan arası 53; Diyarbakır’da da 10 Mart – 29 Nisan arası 50 avukatın mağdur çocuklar için görevlendirildiği belirtilmektedir.’’ ifadeleri kullanıldı.
İstanbul Sözleşmesi’nin aktif uygulanmasını izleyen GREVİO’nun hazırladığı raporda Türkiye’de kadınların % 25’inden fazlasının 18 yaşından önce evlendirildiği, bu oranın kırsal bölgeler % 32 gibi daha yüksek oranlara çıktığı ifade edilmekte. Bir insan hakkı ihlali olarak çocuk evliliklerinin meşrulaştırılması yönünde atılan adımların, “mağdur şikayetinden vazgeçti, birbirilerini seviyorlar, ailelerin rızası var, evlendiler, mahkum edersek aile yapısı zarar görecek” açıklamaları ile çocuğun cinsel istismarına yol açtığını belirten Av.Suzan Şahin, ‘‘Aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi BM Sürdürülebilirlik Kalkınma Hedefleri ve Erken Yaşta ve Zorla Evliliklerle Mücadele Strateji Belgesi ve Eylem Planı’na da aykırılık içermektedir. Çocuğa yönelik cinsel suiistimal ve istismarın engellenmesi için Lanzarote Sözleşmesi’nin taraflarından biri olan Türkiye’nin, anne-babaları, çocuğa bakmakla yükümlü kişileri ve bu yolla çocukları bilgilendirip çocuğun güven içinde bir hayat sürmesini sağlanması; yerel yönetimlerin Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Anlaşma imzalayarak çocuk cinsel istismar ve sömürüsü konusunda önleme ve koruma çalışmalarını desteklemeleri, başta TCK olmak üzere tüm yasal mevzuatın Lanzarote Sözleşmesi hükümleri esas alınarak gözden geçirilmesini ve çocukları etkili yasal korumasını sağlayacak şekilde güçlendirilmesi yükümlülüğü bulunmaktadır. Faile sadece ceza uygulamak değil aynı zamanda çocuklara yönelik suiistimali ve istismarı engellemek ve önlemekle de sorumludur. Ancak İstanbul Sözleşmesi’ne olduğu gibi Lanzarote Sözleşmesi de hedef alınmakta, çocuğun yüksek yararını gözeten sözleşme “şeytan üçgeninin bir diğer ayağı” gibi benzetmelerle sözleşmeden çıkılması hakkında karalama kampanyaları yürütülmektedir. Oysa ki tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi Lanzarote Sözleşmesi’nin de uygulanmasında çeşitli sorunlar bulunmakta, bu sözleşmenin etkin uygulanmaması çocuklara yönelik suiistimal ve cinsel istismar vakalarının artmasına zemin hazırlamaktadır. En başta adli mercilere yansımayan vakaların varlığı, ensest vakalarının bildirilememesi gibi nedenlerle sayısal verilerin güvenilirliğinin olmaması büyük bir sorundur. Etkin bir çocuk koruma sisteminin olmayışı ve bu konuda kurumlar arası işbirliğinin sağlanamamış olması, cinsel suiistimal ve istismar karşısında çocukları güçlendirecek ve çocuğun yüksek yararını gözeten politikaların hayata geçirilememesi, çocukların ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi konusunda gerekli yayınlar, eğitim materyalleri ve kampanyaların etkin bir şekilde yürütülememiş olması başlıca sorunlar arasındadır. Bununla birlikte 24 saat aktif çalışan ihbar hatlarının olmayışı, bu alanda yeterli personelin bulunmayışı, adli mercilerin kullanılması konusunda bilinç ve farkındalık çalışmalarının yapılmaması, adalete erişim konusundaki sıkıntıların giderilememesi, “erken yaşta evliliği” meşrulaştırılan kanun tekliflerinin gündeme getirilmesi çocuğun yüksek yararına aykırılık içerirken eğitimlerini yarıda bırakmalarına, toplumsal hayata katılımlarına, daha fazla baskı ve şiddete maruz kalmalarına neden olmalarının önünü açacak uygulamaların olması, önleyici değil teşvik edici söylemlerin varlığı, istismar davalarında cezasızlık algısının yerleşmesi ve çocukların duruş süreçlerinde psikolojik olarak defalarca yıpranmalarına yol açan uygulamalar, kamu görevlilerinin, hakimlerin, savcıların ve avukatların çocuk hakları hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması, yerel yönetimlerle işbirliğinin hayata geçirilememiş olması da diğer sorunlardır. Ayrıca Sözleşmenin izleme komitesi olan Lanzarote Komitesi’ne düzenli raporlamanın yapılmamış olması bu konuda yürütülen politikaların ciddiyetini ve kararlılığına da gölge düşürmektedir.’’ dedi.
Türkiye’de çocuk haklarının yerleştirilmesi konusunda etkin politikalar yürütülmediğini söyleyen CHP’li Şahin ‘‘Samimi ve çözüm odaklı politikalar yerine hala müfredatta cinsel eğitim ya da ‘bedenime dokunma’ kavramları tartışılır halde ve yürütülen çalışmaların neler olduğu hakkında detaylı bilgi paylaşılmamaktadır. AKP hükümetinin kadın hakları ve çocuk istismarı konusunda samimi olmaması, bu konularda yeterli önlemleri almayıp cezai işlemleri uygulamaması bu suçları teşvik eder nitelikte oluyor. Bu aşağılık suçlar adeta gizliden gizliye destekleniyor. Bu utanç verici, insanlık dışı suçlara insanım diyen herkesin karşı çıkıp mücadele etmesi gerekir. En başta da devlet eliyle toplum doğru yönlendirilerek cezaların etkin uygulanmasıyla çözüm için adım atılmalıdır. Çocuklar için şiddetsiz, sömürüsüz, bir dünya istemek insanlık görevidir.’’ dedi.
Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (Lanzarote Sözleşmesi) etkin uygulanması, izlenmesi ve uygulamada yaşanan sorunların araştırılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını isteyen CHP’li Şahin ayrıca Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat OKTAY tarafından cevaplanması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde şu soruları sordu;
Copyright © 2013. Tüm Hakları saklıdır.